ATATÜRK HAFTASI
(10 -16 Kasım)
ATATÜRK'ÜN HAYATI
Atatürk, 1881 yılında Selanik'te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Bey'dir. Altı yaşındayken babasını kaybeden Mustafa, annesi tarafından büyütüldü. Önce mahalle mektebine, sonra da Şemsi Efendi Okulu'na gönderildi. Bu okulu bitirince girdiği sınavları kazanarak 1893 yılında Selanik Askeri ıRüştiyesi'ne girdi. Öğrenciliği boyunca çalışkanlığı,, dürüst ve atılgan oluşu nedeniyle hem arkadaşlarının, hem de öğretmenlerinin sevgisini (kazandı. Matematik derslerinde gösterdiği üstün başarıdan dolayı öğretmeni: "Oğlum, senin adın da Mustafa, benim adım da. Bu böyle olmayacak, aramızda bir fark bulunmalı, bundan sonra senin adın Mustafa Kemal olsun" diyerek O'na takdirlerim belirtmiştir.
Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesi'nden 1895 yılında birincilikle mezun olarak Manastır Askeri İdadîsi'ne girdi.. Bu okulu da başarıyla bitirerek 1899'da İstanbul'daki Harp Okulu'na girdi. Bu okuldaki öğrenimi de başarıyla sürdüren Mustafa Kemal, boş zamanlarını genel kültürünü geliştirmek için değerlendiriyordu. O' daha öğünlerde yurdun ve ulusun kurtuluşu için çözümler düşünüyordu. 1902 yılında Harp Oku-lu'nu da bitirerek "kurmay" sınıfına ayrıldı. Aynı yıl Harp* Akademisi'ne girdi. Burada da başarılarını sürdürerek 1905 yılında kurmay yüzbaşı olaraik mezun oldu.
Subay olarak önce Şam'da bulunan 5. orduya, bir süre sonrada Makedonya'daki 3. orduya gönderildi. Şam'da bulunduğu sırada "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti" ile aynı amaçları paylaşan "İttihat ve Terakki Cemiyeti" ne katıldı. Daha sonra Tdu derneğin yöneticileriyle anlaşamadığı için ayrıldı.
İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra Padişah ve taraftarları 31 Mart İsyanı'nı çıkardılar. Bu isyanı bastırmak amacıyla Rumeli de kurulan Hareket Ordusu'nun kurmay başkanı olaraik görev aldı. O sıralarda İtalyanlar Trablusgarp'a saldırmışlardı. Mustafa Kemal bir avuç gönüllüyle birlikte Trablusgarp'a geçerek İtalyanlara karşı savaştı ve ulusal onurumuzu kurtardı.
1914 yılında, Birinci Dünya Savaşı'nm başladığı tarihte Mustafa Kemal yarbay rütbesiyle, Sofya Ateşemiliterliği'nde bulunuyordu. Kendisinin Tekirdağ'da kurulan bir tümene komutan olarak atanmasını sağladı. 19. Fırka adı verilen bu tümen Anafartalar'da tarihimize kahramanlık destanları yazdırdı. Mustafa Kemal generalliğe yükseltilerek Diyarbakır'a gönderildi. Burada da Rus saldırılarını göğüsleyerek önledi. Daha sonra ikinci ordu (komutanlığı, Vahdettin'in tahta geçişinden sonra da 7. Ordu Komutanlığı göreviyle Suriye'ye gönderildi. Bu görevdeki başarılarından dolayı da Yıldırım Orduları Komutanlığı'na atandı. Bu sırada kabul edilmeyecek şartlar içeren Mondros Mütarekesi imzalanmıştı.
Anlaşmaya karşı olan Mustafa Kemal, İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Erzurum'da bulunan 3. Ordu Müfettişliğine verildi. Mustafa Kemal bu yeni görevine gitmek amacıyla 16 Mayıs 1919'da İstanbul'dan ayrıldı. O'nun 19 Mayıs'ta Samsun'a ayalk basmasıyla Ulusal Kurtuluş hareketi fiilen başlamış oldu. Amasya Genelgesi'yle milletine çağrıda bulunup, Erzurum ve Sivas Kongreleri'yle milletin geleceğini yine milletin kendisinin belirleyeceğini belirtti. İstanbul Hükümeti'nin zorlamaları sonucu askerlikten istifa etti. 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı. Kurduğu ordu ile yurdumuzu işgal eden düşmanları yenerek milletimizin yenilmezliğini kanıtladı. Yurdumuzun kurtuluşu için yaptığa savaşların hepsini de kazanan Mustafa Kemal Paşa'ya TBMM,. 19 Eylül 1921'de "Gazi" unvanını ve "Mareşal" rütbesi verdi.
26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı şafak sökerken, Büyük Taarruz başladı. Başkomutanlık Meydan Savaşı olarak bilinen bu son saldırıda, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'mn komutasındaki ordumuz, 30 Ağustos 1922'de kesin zaferini kazanmış oldu. Sonuçta tüm işgal kuvvetleri yenilmiş, yurdumuz düşmanlardan temizlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşması'nm imzalanmasıyla askeri zaferin,, siyasal zaferle pekiştirilmesini sağlamış, 29 Ekim 1923'de-Cumhuriyet'in kuruluşunu duyurmuştur.
TBMM, Mustafa Kemal Paşa'ya 24 Kasım 1934 tarihinde' halen anılmakta olduğu "ATATÜRK" soyadını vermiştir.
10 Kasım 1938'de ararımızdan ayrılışı, yalnız milletimizin, değil, bütün dünyanın yasa boğulmasına neden oldu.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ
Atatürk, sadece yurdumuzu düşmanlardan kurtarmakla, yetinmedi. O'nun iki amacı vardı. Birincisi; yurdumuzu düşmanlardan temizlemek, sonra da Türk Milleti'ni kalkındırmak, çağdaşlaştırmak, ilerletmek ve yükseltmekti. Bu amaçla yapılan inkılâplar, belirli bir düşünce sisteminin ürünüdür.. Atatürkçülük şöyle tanımlanabilir:
Türk Milletinin bugün ve gelecekte tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devletin ve milletin egemenliği esasına dayandırılması, akim ve bilimin öncülüğünde Türk Kültürü'nün çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarılması amacı ile temelleri yine Atatürk tarafından belirlenen devlet hayatına, fikir hayatına, ekonomik ve toplumsal hayata ilişkin gerçekçi düşünce ve ilkelere Atatürkçülük denir.
ATATÜRKÇÜLÜĞÜN NİTELİKLERİ
Atatürkçü Düşünce Sistemi: Birbirine bağlı, bağlantılı bir düzen içinde işleyen, uyum içindeki ilkelerin oluşturduğu bir bütündür. Bu balkımdan Atatürkçülük, tam bir düşünce sistemidir. Onun temelinde yatan ilkeler, birbirine bağlı düşüncelerden oluştuğu gibi, bu temel üzerinde yükselen diğer ilkeler de, bir bütünün parçalarıdır. Ancak, hepsi birlikte işletilirse amaca ulaşılabilir.
Büyük bir düşünce sistemi olan Atatürkçülük, Türk Milleti'nin yüzlerce yıllık tarihsel gelişiminin doğurduğu ihtiyaçlardan çıkmıştır. Bu düşünce sisteminde evrensel bazı değerler varsa da bunlar, Türk Milleti'nin çağdaşlaşma inancının ve ihtiyacının sonucu olarak bu sistem içine girmiş bulunmaktadır. Cumhuriyet, demokrasi, milliyetçilik gibi bazı evrensel değerler, Türk Kültürü ve Tarihi ile yoğrulmuş, bir bütün içine sokularak özümlenmiş, sistemin birer öğeleri durumuna getirilmiş, yorumlanmışlardır. Atatürkçülük, bir bütün olarak dışarıdan ithal edilen bir ideoloji değildir. Tam aksine, Atatürk'ün kafasında şekillenerek üretilmiş, bize özgü ulusal bir ideolojidir. Atatürkçülük Türk Milleti'nin bağrından doğmuş bir düşünce sistemidir.
Atatürkçü düşünce sistemi, Türk Milleti'nin hareketli, yaratıcı ve üretken gücüne dayanmaktadır. Bu sistemin çarklarını oluşturan ve onun işlemesini sağlayan ilkeler, milletimizin ilerleyip, çağdaşlaşması açısından dayandığımız temeller olmuştur. Bu özelliklerini koruyacaklardır.
ATATÜRK'ÜN FİKİR HAYATI
Atatürk, her şeyden önce büyük düşünürdür. Gençlik yıllarından itibaren Türk Milleti'nin içinde bulunduğu durum O'nu çok çeşitli düşüncelere yöneltmiştir. Okudukları ve gözlemleri onun düşünce hayatına yön vermiştir. Daha sonraları bu düşüncelerini sistemleştirmiş, bir bütün oluşturmuştur. Bunun sonucu olarak Atatürkçü Düşünce Sistemi doğmuştur. Bu sistem ilkeli, milletimizin mutluluğu için vazgeçilmez büyük ve yüce bir düşünce demektir. Atatürk, hayatı boyunca durmadan geliştirdiği bu düşünce sistemini işleyerek uygulamıştır.
Atatürkçü Düşünce Sistemi, aslında milletimizin yapısına uygun olarak geliştirilmiş bir ulusal ideolojidir. İnsanımızın kurtuluşu bu sayede (kazanılmış ilerleme, yükselme ve gelişmesi de aynı sistemle sağlanmaktadır.
ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI
Atatürk'ün ikinci önemli yönü askerliğidir. O, her şeyden önce çok büyük bir asker ve komutandır. Hayatı 1922 yılının sonlarına kadar hep savaş alanlarında geçmiştir. İsteyerek gir-1 diği askerlik mesleğinin, tarih içindeki en büyük temsilcik-i rinden biridir. Bir yabancı yazar O'nun bu yönünü şöyle belirtiyor: "Mustafa Kemal'i, yüksek komutanların çoğuna üstün kılan niteliği, ölümü küçük görmek ve yiğitlik göstermek konusunda askerlerine en büyük örnek olmasıdır."
O'nun büyük komutanlık yeteneği, hayatının her aşamasına ışık tutmuştur.
ATATÜRK'ÜN SİYASAL HAYATI
Mustafa Kemal'in başka bir niteliği ise devlet adamlığıdır. Tarihte, büyük komutanların, aynı zamanda devlet kurup yönettikleri görülmüştür. Büyük İskender, Napoleon (Napolyon)
ve Atatürk gibi yeteneklerin aynı zamanda devlet kurucuları olmaları rastlantı değildir. Bütün komutanlar yönettikleri ordularla bütünleşirler. Ordu da milletin içinden çıkar. Böylece büyük komutanlar milletleriyle kaynaşırlar. Tarihte bu konuda .gösterilecek en güzel örnek Atatürk'tür. O, komuta ettiği ordunun niteliklerini çok iyi kavramıştı. İşte bu özellik O'nu tartışmasız bir devlet kurucusu da yapmıştır.
Gençliğinden beri çeşitli siyasal düşünceleri inceleyen Mustafa Kemal, Türklere en uygun devlet biçiminin; demokratik, lâik ve ulusal bir cumhuriyet olduğuna inanmıştı. Komutanlığının O'na kazandırdığı üstün inandırma gücünü bu amaca ulaşmada kullanmış, bu büyük asker aynı zamanda üstün bir devlet ve siyaset adamı olmuştur.
Atatürk'ün siyaset alanında en büyük başarısı, ürettiği ve geliştirdiği düşünce sistemi, "Kemalizm" ideolojisidir. O, başkalarının fikirlerini alarak uygulamamış, kendisi başlıba- bir dünya görüşü geliştirmiştir.
ATATÜRK'ÜN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ VE NİTELİKLERİ
1 — MANTIKLILlĞl : Atatürk'ün kişiliğine damgasını vuran en belirgin özelliği; akıl ve mantık kuralları dışına çıkmaması, olayları her balkımdan gerçek yanları ile görüp değerlendirmesidir. O'nun tutarlı oluşunun nedeni mantıklı oluşundan kaynaklanmaktadır.
O'nun akıl, mantık ve gerçekçilik kavramlarına değer vermesi yaratılışının önemli bir özelliğidir. Atatürk, her işini bu sağlam yöntemle başarmış, her sorunu bu yöntemle çözmüştür. O'nun bu tutumu ve niteliği, hem askerliğine hem de devlet adamlığına yön vermiştir.
2 — VATANSEVERLİĞİ : Atatürk, bu keskin zekâ ve mantık gücü yanında son derece yüce duygulu bir vatanseverdir. Vatanını ve milletini en saf, en yüce duygularla sevmek O'nun en açık özelliklerindendir.
O, vatan sevgisini bütün Türklere önemle aşılamıştır. "Türklerin vatan sevgisiyle dolu olan göğüsleri, düşmanların melun ihtiraslarına Karşı daima bir duvar gibi yükselecektir." sözünü kendisine ve milletine rehber yapmıştır.
Bize Ulusal Kurtuluş Savaşını kazandıran da O'ndaki (bu vatanseverlik duygusudur. Ayrıca Atatürk, içinden çıktığı milletine tutkundur. En büyük duygusu, bu yüce tutkusu kendisinin eşsiz bir vatansever olduğunu göstermektedir.
3 — İDEALİSTLİĞİ : Atatürk'teki vatan ve millet sevgisi O'nu tam bir idealist yapmıştır. İdeali, ulusal birlik içinde çağdaşlaşmaktır. Milletinin bu düzeye çıkma hakkına sahip olduğunu tam anlamıyla özümlemiştir. Millet bu hakkım kullanmalıdır ve kullanacaktır. Amacı milleti bu hedefe en kısa sürede ulaştırmaktır. O'nun bu idealistliği hayal ürünü değil, gerçekçilik foazmdadır. Bu konuda şöyle demektedir :
— Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Bizim yolumuzu çizen; içinde yaşadığımız neticedir.
4 — GERÇEĞİ ARAMA GÜCÜ : Mustafa Kemal, olayları dış görüntüsünden soyutlayınca, onları doğuran nedenleri kavramaktadır. Böylece hedefe gidebilmek için gerekli önlemleri hemen alabilmektedir. Bu konuda şunları söylemektedir :
"Ben, askerî deha filan bilmiyorum. Herhangi bir zorluk önünde kaldığım zaman benim yaptığım iş şudur: Vaziyeti iyice tespit etmek, sonra bu vaziyet karşısında alınacak önlemlerin ne olacağına karar vermek. "Ama bu tespit ve karar vermek nasıl olacaktır? Yine kendisi cevaplandırıyor:
"Ağır ve kesin kararın doğruluğuna inanmak için, durumu her açıdan değerlendirmek gerekir. Ağır ve kesin bir karar uygulanmaya başladıktan sonra, keşke şu tarafı da düşünseydim, belki çıkar yol bulurduk, gibi kararsızlıklara yer kalmamalıdır.''
İşte Atatürk, bütün kararlarında bu ilkeler doğrultusunda gerçeğe ulaşarak başarılı olmuştur. Alacağı kararları işin başında bütün ayrıntılarıyla değerlendirmek, inceden inceye mantık süzgecinden geçirmek, O'nun alışkanlık haline getirdiği olumlu tutamlamadandır.
5 _ YARATICI YETENEĞİ : Atatürk'ün gerçeği arama gücünden kaynaklanan başka bir özelliği de yaratıcılığıdır. İle ri düşünebilenlerin en önemli özellik ve nitelikleri de budur. Yaratıcılık: Belirli bir konuda, belirli bir alanda alışılagelmişin dışında yeniliklere ulaşabilmek, kimsenin düşünüp, uygulamaya koyup gerçekleştiremeyeceği eserler vermektir.
Daha Kurtuluş Savaşı'ndan önce, Mustafa Kemal'in kalasında cumhuriyet düşüncesi vardı. Ve bunu gerçekleştirmek kararındaydı. Çok kimsenin hayaline bile sığmayan bu fikir, Atatürk tarafından dikkatlice izlenen güvenli yollar aşıldıktan sonra uygulandı.
Atatürk, yaratıcılığını askerlik alanında da kanıtlamıştır. Söz gelimi, Çanakkale ve Sakarya Savaşları'nda da yeni yeni askeri yöntemler bularak uygulamış ve başarılı sonuçlara ulaşmıştır. Öte yandan gerçekleştirdiği her inkılâp, tam anlamıyla yaratıcı bir düşüncenin ürünüdür.
6 — İLERİ GÖRÜŞLÜLÜĞÜ : Atatürk'ün çok önemli özelliklerinden biri de, ileri görüşlülüğüdür. Başarılı bir komutan ve devlet adamında ileriyi görme yeteneğinin bulunması gerekir. Önder olarak öne çıkanlar, normal insanlardan çok daha ilerisini görmek durumundadırlar. Onların bu nitelikleri toplumların geleceğini belirler. Atatürk'te bu nitelik tam anlamıyla belirgindir.
Daha 1933 yılında, doğudaki devletlerin çoğunun yakında özgürlüğüne kavuşacağını sezmiş ve bunu açıkça dile getirmiştir.
1932'de ise, 1939 yılında çıkacak İkinci Dünya Savaşı’nı ünlü Amerikan 'Generali Mac Arthur'a öylesine anlatmıştır ki, söylediklerinin tümü de aynen gerçekleşmiştir. Ünlü generali şaşkınlık içinde bırakan bu ileri görüşlülük gelecekte kendisine karşı duyulacak olan hayranlığın kaynaklarından birini oluşturmuştur.
7 — ÇOK YÖNLÜLÜĞÜ : Atatürk'ün dikkat çeken özelliklerinden biride çok yönlülüğüdür. Dâhilerden pek çoğu, yetenek ve becerilerini tek yönde gösterirler. Atatürk ise; askerlikten eğitime, sanattan felsefeye, hukuktan tarihe kadar pek çok alanda düşünmüş, (karar vermiş, uygulamalarından olumlu sonuçlar almıştır. Tanı bir düşünür olan Ata, insan zekâsının kavrayabileceği bütün (konularda fikir yürütmüştür.
Atatürk, bu çok yönlülüğü ile Türk Toplumu'nun pek çok derdini anlamış, onlar için en güvenli çözüm yolları bulmuştur.
8 — YÖNETİCİLİĞİ : Atatürk üstün yöneticilik niteliklerine sahip bir liderdir. Gerek askerliğinin, gerekse devlet adamlığının sürekli olarak başarılar içinde geçmesinin bir nedeni de çok iyi yönetici olmasıdır. Yöneticilikte bağlı kaldığı kural da dürüstlüktür.
"Birbirimize hep gerçeği söyleyeceğiz. Felaket ve saadet getirsin, iyi veya fena olsun, daima hakikatten ayrılmayacağız."
"Hayatta en kötü şey riyakarlıktır. Hakikat ne olursa olsun, riyakârlar onu temizlik ve saflık kisvesine bürünerek saklamaya çalışırlar iki, ıbu büyük bir tehlikedir." diyerek dürüstlüğün ve gerçekçiliğin önemini belirtmiştir.
9 — GURURA VE UMUTSUZLUĞA YER VERMEMESİ :
Atatürk, hayatının hiç bir döneminde umutsuzluğa yer vermemiştir. Nutuk'ta da yer alan şu sözlerini kendisine her zaman rehber edinmiştir: "Hayat demek, mücadele, çarpışma demek
tir. Hayatta başarı, mutlaka mücadele ve dirençle sağlanır.Bu da maddî ve ananevi bakımdan kuvvet, (kudrete dayalı bir niteliktir."
Kendi dehasında bu kuvvet ve kudret bulunduğundan, umutsuzluğa hiç düşmemiş, hep başarıyı düşünmüş ve onu yakalamıştır. Atatürk'e: "Ya Yunanlılar savunmanızı yararlarsa ne yaparsınız?" diye sorulduğunda : "Böyle bir şey olursa, onları Çankırı ormanlarına çeker, gerilla taktikleriyle yok ederim." diye cevap vermiştir.
Atatürk'te ayrıca diğer önderlerde bulunan gurur yoktu. O her zaman alçak gönüllü olmasını bilmiştir. Bu konuda da şöyle diyordu: "Bir adanı büyük olmaktan bahseder, benim hoşuma gitmez."
O'na göre ülkeye hizmet edenler, hiçbir karşılık beklememelidir. "Memlekete hizmet edenler, görevlerim yerine getirmekten başta hiçbir şey yapmamışlardır." diyerek, başarıyı bir görevin yerine getirilmesi olarak tanımlamıştır.
ATATÜRK'ÜN ESERLERİ :
Kısa hayatına sayısız başarılar sığdırmış olan Atatürk'ün Kİ büyük eseri, bağımsız, çağdaş, modern, lâik Türk Cumhuriyeti'dir. Cumhuriyet yönetimine karar veren Türkiye Büyük Millet Meclisi de O'nun en büyük eserleri arasındadır.
Türk Milletinin kalkınması, yücelmesi ve ilerlemesi için ^iliştirdiği Atatürkçü Düşünce Sistemi de insanımızın bilincine kazınmış manevî eserlerinin en önemlisini oluşturur.
Atatürk, aynı zamanda bir yazar ve şairdir. Kendisinin Kaleme alıp yayınladığı önemli eserleri vardır. Askerlik teknik ve sanatına ilişkin üç eser yazmış, iki de çeviri yapmıştır. En Önemli eserlerinden biri de 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında 16 saat, 33 dakika süren "NUTUK" tur. Büyük Nutuk, O'nun hayata balkısını da gösteren önemli bir eserdir.
Atatürk ders kitapları da yazmıştır. "Vatandaş İçin Medeni Bilgiler" adlı ders kitabı çok önemli bir eseridir. Liseler
için yazılan tarih 'kitaplarının her satırını incelemiş, bazı yerlerini kendisi yazmıştır.
1936 -1937 yıllarında ortaöğretim için bir "GEOMETRİ" kitabı bile yazmış, bugün kullandığımız matematik deyimlerinin büyük bir bölümünü bu kitapta kendisi ilk kez bularak kullanmış ve tanıtmıştır.
ATATÜRK İNKILÂPLARI
— 3 Mart 1924 tarihinde "Halifeliğin kaldırılması ve Hanedanın Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışına çıkarılması"'] hakkındaki kanun kabul edildi. Yine aynı gün kabul edilen başka bir ikararla da: "Öğretimin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanun" çıkarılarak medrese ve okullar Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlandı.
— 20 Nisan 1924 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası kabul edildi.
— 17 Şubat 1925 tarihinde, köylünün gelirinden alman "AŞAR VERGİSİ" kaldırıldı.
— 24 Ağustos 1925 tarihinde Atatürk ilk kez şapka giyerek kılık - kıyafette modernleşmeyi başlattı. 25 Aralık 1925'de "Şapka Kanunu" kabul edildi.
— 2 Eylül 1925'te tekkeler ve zaviyeler (Küçük tekke ve türbeler) kapatıldı. Çıkarılan bir (kanunla dini sömürü aracı yapmak isteyenler önlendi. 26 Aralık 1925'te Uluslararası Takvim ve Saat Sistemi'nin kabul edilmesine ilişkin yasa çıkarıldı. 1 Ocak 1926'dan itibaren uygulanmaya başlandı.
— 17 Şubat 1926 tarihinde Türk Medenî Kanunu kabul edildi. Böylece yurttaki tüm vatandaşlar arasında tam eşitlik sağlandı. Dolayısıyla şeriatla ilgili kanunlar yürürlükten kaldırıldı.
— 10 Nisan 1928'de Anayasa’mızın laikleştirilmesi sağlandı. Din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı.
— 24 Mayıs 1928'de Uluslararası Sayıların Kabul Edilmesine İlişkin Kanun kabul edildi.
— 1 Kasım 1928'de Harf İnkılâbı Kanunu kabul edildi.Yeni Türk harfleri ile öğretime başlandı.
— 1 Ocak 1929'da kabul edilen bir kanunla "Millet Mektepleri" açıldı. Bu okulların gece ve gündüz kurslarına kadın erkek yetişkin on binlerce vatandaş katılarak, Atatürk'ün Başöğretmenliğinde okuma ve yazma öğrendi.
— 1 Eylül 1929'da Okullarımızdan Arapça ve Acemce Derslerinin Kaldırılmasına İlişkin Kanun kabul edildi.
— 24 Mart 1930'da Kadın Halklarının Tanınmasına İlişkin Kanun çıktı.
— 1 Nisan 1931'de Uluslararası Metre - Kilogram sistemi kabul edildi.
— 15 Nisan 1931'de Türk Tarih Kurumu Kanunu kabul edildi ve Türk Tarih Kurumu kuruldu.
— 12 Temmuz 1932'de Türk Dil Kurumunun Kuruluşuna ilişkin kanun kabul edilerek, Türk Dil Kurumu kuruldu.
— 1 Ocak 1933'te Ölçüler Kanunu yürürlüğe girerek uygulanmaya başlandı.
— 5 Ocak 1934 tarihinde Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı Veren Kanun kabul edildi.
— 21 Haziran 1934'te Soyadı Kanunu çıkarıldı.
— 24 Kasım 1934'te Lâkap ve Unvanların Kaldırılmasına İlişkin Kanun çıkarıldı. TBMM bu tarihte toplanarak Mustafa Kemal'e "ATATÜRK" soyadını verdi.
Görüldüğü gibi Atatürk İnkılâpları belirli bir takvim izleyerek, periyodik olarak yapılmıştır. Amaç: Türk insanına çağdaş bir görünüm kazandırmak, çağdaş araçları kullandır maya alıştırmak, çağdaş yaşama düzeyine ulaştırmaktır. Atatürk İnkılâpları toplumumuzun bilincinde ve güvencesinde yaşatılacaktır.
ATATÜRK'ÜN ÖLÜMÜ
Bütün hayatı mücadele içinde geçen Atatürk'ün, 1937 yılının sonlarında sağlığı bozuldu. O zamana kadar ciddî bir rahatsızlık geçinmediği için, başlangıçta buna pek önem ver-' medi. Eskisi gibi yine yoğun bir şekilde çalışıyordu. 1938 yılı başında hastalık daha da belirginleşti. Kendisinin ağır bir karaciğer hastalığına yakalandığı anlaşıldı. Ünlü Türk doktor-larıyla, yabancı hekimler koydukları teşhislerde birleştiler, Atatürk'ün çalışmalarını bırakarak dinlenmesi gerekiyordu.
Atatürk'ün hastalığı, düşmanlarca olumsuz açılardan yorumlanabilir, değerlendirilebilinirdi. Bunu iyi düşünen Atatürk, 1938 yılı Mayıs ayı başında büyük bir yurt gezisine çıktı. Güney illerimizi gezdi. Hatay'a yakın yöreleri dolaştı. Oradaki askeri birliklere tatbikatlar yaptırdı. Böylece sağlıklı olarak hayatta olduğunu tüm dünyaya kanıtlamak istedi. Ancak sonuçta sağlığı temelli bozuldu, bitkin halde Ankara 'ya. döndü.
Başöğretmen, son günlerini İstanbul'da doktorlarının kontrolünde geçirdi. Bir süre Savarona Yatı'nda kaldı. Burada da zaman zaman başbakan ve başkanlarla devlet işlerini görüşürdü. Bazı yabancı konukları kabul ettiği bile olurdu.
1 Kasım 1938'de ilk kez TBMM'nin açılışına katılamadı. Ata’nın açılış nutku Başbakan Celal Bayar tarafından okundu.
Artık, hızım iyice artıran hastalık, Atatürk'ü yatağa düşürdü. Sonunda 10 Kasım 1938 Perşembe günü, saat: 9'u beş. geçe biraz önce daldığı derin uykudan, ağır bir komadan kurtulamayarak sonsuzluğa ulaştı.
Atatürk'ün ölümü yurtta ve dünyada bir anda duyuldu. Türk Milletinin bu ölüm karşısında duyduğu üzüntüyü anlatmak mümkün değildir.
16 Kasım 1938 günü Atatürk'ün tabutu Dolmabahçe Sarayı'nda katafalka konuldu. Üç gün, üç gece aralıksız İstanbul ve çevresinden gelen halk gözyaşları içinde O'nun manevî huzurundan geçtiler.
10 Kasım 1938 günü, Prof. Dr. Şerafettin Yaltkaya taralından cenaze namazı kıldırıldı. Daha sonra cenazesi Yavuz Zırhlısı'na konarak İzmit'e getirildi. İzmit'te karaya çıkarılan tabut, binlerce yurttaşımızın gözyaşları arasında özel olarak hazırlanan bir trene yerleştirildi. Ankara'ya hareket eden treni yol boyunca ve her istasyonda, ellerinde meş'aleleriyle köylüsü, kentlisi yedisinden yetmişine kadar herkes derin bir üzüntü içinde uğurluyordu.
20 Kasım 1938 günü Ankara'ya getirilen cenazeyi, yine on-binlerse kişi karşıladı. 21 Kasım'da büyük bir tören yapıldı. Cenaze törenine bütün büyük devletler askeri birlikler göndererek katılmışlardı. Çok görkemli bir cenaze töreni yapıldı.
Atatürk'ün cenazesi, önce geçici olarak hazırlanan Etnografya Müzesi'ne konuldu. 10 Kasım 1953'te de ebedî istirahatgâhı Anıt Kabir'e getirildi.
ATATÜRK İÇİN YABANCI DEVLET ADAMLARI NELER DEDİ?
— Askerî bir deha, doğuştan bir lider ve büyük bir vatansever olan Kemal Atatürk, memleketimizi yeniden büyüklük yoluna koydu.
Eyüp HAN Pakistan Devlet Başkanı
— Atatürk'ün hayatı ve eseri sadece Türkiye için değil,dünyanın bütün hür milletleri için ıbir ilham kaynağı olmakta devam edecektir.
Çan Kay Şek Milliyetçi Çin C. Bask.
— Atatürk'ün ve O'nun Türkiye'de ve dünyaya yerleşmesine hizmet ettiği ideallere bağlayan ittifaka Amerika Birleşik Devletleri'nin bir ortak olmasından gurur duyuyorum.
S. F. KENNEDY ABD Başkanı
— Milletimiz, Gazi'nin ölmez eseri için en büyük hayranlığı duymakta, hatırasına en büyük hürmeti beslemektedir.
Habib BURGİBA Tunus Cumhurbaşkanı
— 0, doğuda modern çağın yapıcılarından biridir. O'nun en büyük hayranı bulunmakta devam ediyorum.
NEHRU
Hindistan Cumhurbaşkanı
— Dünya tarihinde Mustafa Kemal Atatürk gibi, önemli bir görevin kesin şekilde başarıyla sonuçlandırılmasını ve bir milletin mukadderatını tayin edecek sorumlulukları üzerine alan dürüst insanlara çok ender rastlanmaktadır.
Rıza PEHLEVİ İran Şahı
— 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyetini ilânı, O'nun diplomatik dehasının bir eseridir.
ERHARD
— Mustafa Kemal Atatürk, şüphesiz yirminci yüzyılda İkinci Dünya Savaşı'ndan önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük
bir inkılâpçı olmuştur.
Ben GURÎON
— Türkiye Tarihi bugün her zamandan ziyade Batı ve Avrupa tarihinden ayrılmaz ıbir haldedir. Ve Atatürk'ün bu istikametteki gayretleri semeresiz kalmamıştır.
General DE GAULLE Fransa Cumhurbaşkanı
— Kahraman Atatürk, milletlerin kurtuluşlarına kendilerini adamış olan kurtarıcıların ve onları ıslah eden kişiler ve milliyetçi adamların bir sembolü olarak daima yaşayacaktır.
KERAME
ATATÜRK’ÜN ÇEŞİTLİ DÜŞÜNCE VE SÖZLERİ
— Türk Ulusu'nun yeteneği ve kesin kararı, cumhuriyet, uygarlık ve gelişme yolunda durmadan korkusuzca ilerlemektir.
— Türkiye'nin asıl sahibi ve efendisi gerçek üretici olan köylüdür. Onun için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ekonomi politikası bu temel amaca erişmek olmalıdır.
— Cumhuriyet, ahlâk üstünlüğüne dayanan bir ülküdür.Cumhuriyet erdemdir.
— Askerî zaferimizle böbürlenmeyelim, yeni bilim ve ekonomi zaferlerine hazırlanalım.
— Kimsenin düşüncelerine ve vicdanına egemen olunamaz.
— Yeşil görmeyen gözler renk zevkinden yoksundur. Burasını öyle ağaçlandırın ki, kör bir insan bile yeşillikler arasında olduğunu fark etsin.
— Sağlam bir gençlik Türkiye'nin mayasıdır.
— Dünya üzerimde gördüğümüz her şey kadının eseridir.
— Millî Eğitim alanında ne pahasına olursa olsun, tam bir 'başarıya ulaşmak gerekir. Kurtuluş ancak bu yolla olur.
— Devlet işlerinde, toplumsal işlerde, hatır ve duygulara, dostluğa yer bırakılamaz.
— Her türlü spor çalışmalarını Türk Gençliği'nin, millî eğitiminin ana öğelerinden saymak gerekir.
— Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan, yapana bağlı kalmazsa, değişmeyen gerçek insanlığı şaşırtacak 'bir nitelik alır.
— Halka yaklaşmak, halkla kaynaşmak, daha çok aydınlara düşen bir görevdir. Gençlerimiz, aydınlarımız niçin yürüdüklerini, ne yapacaklarını iyice kestirmeli, onları halk tarafından iyice sindirilip benimsenebilecek bir duruma getirmeli, ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.
— Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne gerekirse hepsi demektir.
— Türkiye’nin bağımsızlığı kutsaldır. 0, sonsuza dek güven altına alınmış, korunmuş olmalıdır.
— Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür. Kültür:okumak, anlamak, görebilmek ve görebildiğinden anlam Çıkarmak, uyanmak, düşünmek, zekâyı eğitmektir.
— Uygarlık öyle güçlü bir ateştir ki; ona yabancı olanları yakar ve yok eder.
— Sanatsız kalan bir ulusun yaşara damarlarından biri kopmuş demektir.
— Türk, öğün, çalış, güven.